Anlatısal Uyum/suzluk
2007 yılında Clint Hocking'in "ludonarrative dissonance" olarak ortaya attığı bir ifadenin Türkçe karşılığı olan anlatısal uyumsuzluk aslında bilgisayar oyuınlarındaki mesaj ile hikaye örüntüsü arasındaki uyumsuzluğu ifade etmek için kullanılsada herkesin kendi hayatına dair bir anlatısı ve bir de gerçekleri olduğu için gerçek hayata da uygulanabilecek ve bir çok konuda sosyal örüntüleri çözümleme için kullanılabileceğini düşünüyorum.
Bilgisayar oyunlarında kullanımı genel olarak şu senayoda kendini gösteriyor: Oyuncunun canlandırdığı karakterin bir davası var ve iyi bir insan. Bu insanın aslında "iyi" bir amacı var ve iyi şeyler yapmak istiyor. Ancak oyun aksiyon atıcı (action shooter) tarzı bir oyun ve oyuna karakerinizin ortamla etkileşiminin ve hikaye örüntüsünü devam ettirmenin tek yolu elinizden bırakamadığınız silahınızla birilerini öldürmek. Oyundaki gördüğünüz anlatı haklı bir dava, barışçıl söylemler veya karşıdakinin işlediği suçlardna kaynaklanan bir nefret içeriyor olsa da sizin oyundaki eylemleriniz manyak bir seri katilin katliam üzerine katliam yapması üzerinden ilerliyor.
Bu duruma kendi oynadığım oyunlardan birinden örnek verecek olursam eğer The Elder Scrolls Online'da Vivec'i kurtarmak için yüzlerce Dark Elf'i korkunç yöntemlerle öldürmem gerekmesi olabilir. Bir çok görevde gizlenerek ilerleyip anahtar karakterlerden birini yakalayıp çeşitli sorgu yöntemleri kullanarak konuşurabilsek o kadar ölüme gerek kalmazdı. Dahası, hikayeyi düşündüğümüzde Vivec gerçekten bu kadar ölüme değecek bir karakter mi?
Anlatısal uyuma bir örnek verecek olursak Lord of the Rings Online'da herhangi bir görev için gidip orkları öldürmemiz gereklilini örnek gösterebiliriz. Hikaye zaten orklarak bir soykırım yapmayı haklı çıkarak şekilde onları zararlı birer haşere olarak resmediyor. Dolayısı ile hikaye ile bizim yaptığımız şey tamamen örtüşmekte.
İnsanların da gerek üçüncü kişilere aktardıkları gerekse kendi içerinde kabul ettikleri ve kendi seçimlerini ve eylemlerini dayandırdıkları bir anlatı vardır. Ancak bu anlatı her zaman gerçekte yaptıkları ile örtüşmeyebilir. Bu konuda anlatısal uyum bence maslov'un ihtiyaçlar piramidinde sevgi/ait olma seviyesinde olup, saygınlıktan daha önemlidir. Bunun sebebi bir ilişkinin dengeli ve sürdürülebilir olmasının ön koşullarından birisi bana göre şahısların alatılsal uyuma sahip olmasıdır. Anlatısal uyumsuzluğa sahip olan şahısların eylemleri ve anlatıları arasındaki uyumsuzluk sosyal ilişkilerinde her an bir sorun yaratabilir. Dolayısı ile maslovun piramidinde dördüncü seviyeye dahi geçmeden önce anlatısal uyuma sahip olmayan biri arkadaşlık hatta aile ihtiyacını bile karşılayamayabilir.
Comments
Post a Comment